Anasayfaya Dön
Bize Yazın
Video Galeri
Facebook
Twitter
Instagram

 
İleri Laparoskopik Cerrahi ile Reflü tedavisi

12.07.2017   36347
Facebook Paylaş
 
 
 


Gaziantep’te reflü tedavisini, özellikle de cerrahi tedaviyi çok kolaylaştıran “İleri Laparoskopik Cerrahi Ünitesini” hizmete sokan NCR International Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Kaplan reflü hastalığı ve cerrahi tedavisi hakkında bilgi verdi.

 

Reflü nedir?

Kelime anlamı, “geri kaçmak” demek. Geri kaçan şey midenin asidi. Normal şartlarda mide çok yoğun hidroklorik asit üreten bir organ. Öylesine tahrip edici özelliği olan bir asit ki bu, midenin kapsamını bir bardağa alıp içine de bir dilim bonfile atsak, iki gün sonra bonfilenin yok olduğunu görürüz.

 

*Peki bu asit mideye zarar vermiyor mu?

Zarar vermiyor, çünkü midenin özel bir korunma mekanizması var. Mide asit dışında ayrıca “mukus” denilen sümük gibi bir madde üretiyor. Mide, bu sümüksü maddeyi iç yüzeyine sıvayarak asitten korunabiliyor. Yani bu sümüksü madde sayesinde gastrit ve ülser olmuyor.

 

Reflü nasıl oluşuyor?

Reflüyü midenin tersine çalışması şeklinde ifade edebiliriz. Normalde sindirim sistemimizdeki hareket ağızdan yutma borusuna, yutma borusundan mideye, mideden de barsağa doğrudur. Bunun tersine, mideden yutma borusuna doğru bir içerik kaçmaması gerekir. Ama reflü hastalığında asit özellikteki mide içeriği fazla miktarda yutma borusuna kaçar. Bu kaçak belli bir miktarın üzerinde olduğu zaman bir dizi şikâyet ve probleme neden olur. Bu ciddi bir sağlık sorunudur.

 

Yaygın bir hastalık mı?

Dünyada en sık görülen hastalıklardan biri. Amerika’da 40 milyon kişi reflü hastası. Nüfusun %7’si haftada bir, %40’ı ayda bir reflü atağı geçiriyor. Bütün dünyada her 5 insandan biri reflü hastası.

 

Reflü atağı nedir, ne tür şikâyetlere yol açar?

Bir reflü hastasının en tipik şikayeti yediklerinin istemeden ağza doğru gelmesi ve buna bağlı olarak göğüs kemiğinin arkasında yanma hissetmesidir. Bu şikayetler sıklıkla yemek yedikten sonra olur. Amerikalıların “heart burn”, yani kalp yanması olarak adlandırdığı bu durumu bazı hastalar ağza acı su gelmesi olarak nitelendiriyor. Bu şikayetler bazen ağrı olarak da algılanabilir. Bu tip bir ağrı ileri yaştaki birinde kalp hastalığıyla karışabilir. Midedeki yoğun asidin yukarı kaçtığını düşünelim. Hasta yutma borusuna asit gelmesiyle göğüs ön kemiğinin arkasında aniden bir yanma ve ağrı hissediyor. İşte bu bir reflü atağıdır. Yirmi yaşındaki genç bir kızda böyle bir atak olduğunda kimse korkmuyor. Tanı kolay konabiliyor. Ama eğer atağı geçiren 50 yaşın üstündeyse yakınmalar kalp krizi ile karışabiliyor. Çünkü ciddi bir reflü atağının ağrısı aynı kalp kökenli ağrılar gibi boyuna ve kollara dek vurabiliyor. Hatta acil servislerde “kalp krizi mi geçiriyorum acaba” korkusuyla başvuran ileri yaşlardaki hastaların yüzde 20 ila 30’unda ağrının kalple hiç ilgisi olmadığı, aslında problemin basit bir reflü atağı olduğu anlaşılıyor. Buna rağmen bazen gereksiz yere kalp anjiosu yapılan hastalar bile olabiliyor.

 

Peki bu hastalıktan tamamen kurtulmak mümkün mü?

Evet mümkün, hem de çok kısa sürede. 20-30 yıl önce biri size, göbekten yarım santimlik bir delik açacaklar, içine ince bir kamera yerleştirip karın boşluğunun görüntüsünü monitöre aktaracaklar, sonra da o görüntüleri izleyerek 2 küçük delikten safra kesesini alacaklar; üstelik bunu, karnını hiç açmadan ve narkoz bile vermeden yapacaklar, dahası yatağına ağrısız getirecekler ve hemen yiyip içmene izin verecekler ve 5-6 saat sonra da evine gönderecekler dese herhalde gülüp geçecektiniz. Oysa şimdilerde bu ameliyat için her hafta onlarca insan NCR International Hospital’a geliyor. Dahası, sadece safra kesesi değil, neredeyse karın içindeki tüm organ ameliyatları bu rahatlık, konfor ve titizlikle yapılabiliyor. Yutma borusu, mide, barsak, karaciğer, apandiks, dalak, böbrek, rahim ve diğer birçok organ ameliyatları kapalı yöntemin avantajlarıyla yapılabiliyor. Günümüzde birçok merkezde yapılan kapalı safra kesesi, apandisit ve fıtık gibi ameliyatların dışında kalan diğer organ ameliyatları “ileri”  laparoskopik cerrahi olarak kabul ediliyor ve iyi bir eğitim, deneyim ve teknik beceri gerektirdiğinden yalnızca belirli merkezlerde yapılabiliyor.

 

Cerrahi tedavide amaç nedir?

Cerrahi tedavide yapılan; eğer mide fıtığı varsa bu fıtığı ortadan kaldırmak ve buna ek olarak da kişinin kendi dokularını kullanarak bir anti-reflü “hokka“ mekanizması oluşturmaktır. Başarılı cerrahi tedaviden beklenen sonuç kişinin yutma borusu ve mide bileşkesindeki anormalleşmiş mekanizmaların düzeltilip yukarı mide sıvısı kaçağının tamamen ortadan kaldırılmasıdır.  Dolayısı ile reflü durumunun en kesin, en kalıcı en fizyolojik tedavisi ameliyattır.

 Laparoskopik Anti-reflü Cerrahisi ne demek?

Laparoskopik anti-reflü cerrahisi genel anestezi altında uygulanır. Diğer laparoskopik karın ameliyatlarındaki gibi (örn: safra kesesi, apandisit gibi) karın CO2 gazı ile şişirildikten sonra belli noktalardan kanüller yerleştirilir. Genellikle 5 kanül yerleştirilir. Bunların ikisi 10 mm ve gerisi 5 mmlik deliklerden sokulur. Ameliyat öncesinde saptanan; mide fıtığı varlığı ve yutma borusu hareketlilik ve kısalık durumuna göre; öncelikle mide fıtığı ortadan kaldırıldıktan sonra; ya tam ya da kısmi hokka mekanizması yapılır. Mide fıtığının ortadan kaldırılması için yukarı (göğüs içine) doğru kaymış olan yutma borusu mide bileşkesi aşağı doğru çekilip diaframdaki genişlemiş olan delik tek tek dikişlerle daraltılıp normal anatomi yeniden oluşturulur.

Tam hokka mekanizması yapılması  Nissen ameliyatı olarak bilinir ve yutma borusu hareketliliğinin ameliyat öncesi tetkiklerde korunmuş olduğunu bildiğimiz olgularda tercihan bu yöntem uygulanır. Yarım hokka onarımı ise ki bu da Toupet ameliyatıdır; yutma borusu hareketliliğinin ciddi biçimde azalmış olduğu olgularda tercih edilebilir. Dolayısı ile tek tip bir anti-reflü ameliyatı yoktur ve hastanın özelliklerine ve ameliyat öncesi test sonuçlarına göre cerrah en uygun yöntemi dinamik bir sentez süzgecinden geçirerek uygulamalıdır. Ameliyat 1-2 saat civarı sürer ve %1 ihtimalle açığa dönülebilir. Bizim serimizde henüz hiçbir hastada açığa dönülmemiştir.  

 

Laparoskopik ameliyat sonrasında hastalar nelere dikkat etmeli?

Ameliyat sonrası ağrı minimaldir. Tüm laparoskopik ameliyatlardan sonra olduğu gibi birkaç gün omuz ağrısı olabilir. Ameliyat sonrasında  hasta aynı gün ya da bir gün sonra taburcu olur ve bir hafta kadar sonra da işine dönebilir. Kesi olmadığı için estetik sonuç  mükemmeldir ve  milimetrik delik izleri dışında bir şey kalmaz.  En önemlisi artık hastanın hiçbir ilaç almasına gerek olmayacaktır. Ağıza acı su gelmesi, göğüs arkasındaki yanma hissi, sık ses kısıklıkları gibi tüm belirtiler süresiz biçimde ve hem de hiç ilaç almadan tamamen ortadan kalkar. Geniz problemlerinde iyileşme oluşması biraz zaman alabilir. Yukarı kaçak ve yutma borusu tahrişi ortadan kaldırıldığı için çok uzun dönemde yutma borusu kanseri riski de azaltılmış olur.  

Hastalar ameliyat akşamı ve bunun sonrasında birkaç gün boyunca sadece sulu gıdalarla beslenirler ve 3-4 gün sonra yumuşak gıdalara geçilir. Katı gıdalara ise tedrici olarak başlanır. Anti-reflü ameliyatı adeta laçkalaşmış bir bölgeyi yeniden yapılandırdığı için  ameliyat sonrasında hastaların yaklaşık % 5 – 10 unda özellikle katı gıdalara karşı bir yutma güçlüğü oluşabilir. Bu durum ortalama 1.5 ay içinde ve en geç 2.5 ay içinde  kendiliğinden kaybolur. Kalıcı yutma güçlüğü ise ancak ve ancak ameliyat öncesi tetkikleri detaylı biçimde yapılmamış ise ve girişimi yapan cerrah deneyimsiz ise oluşabilir ama bu durumun da çeşitli çözümleri vardır. Tüm laparoskopik girişimlerde olduğu gibi anti-reflü girişimlerde de başarının en önemli belirleyicisi cerrahın kendini bu konuya adamışlığı ve deneyimidir. Dolayısı ile hastalar mutlaka doktorlarının bu konudaki deneyimini sorgulamalı ve tatminkâr bir cevap almalıdırlar.

Manometre ve yutma borusu filimlerini tüm ameliyat ettiğimiz hastalara rutin olarak kullanmaya başladığımızdan beri kalıcı yutma güçlüğü problemi artık hemen hiç karşımıza çıkmamaktadır.

Ameliyat sonrası gözlenebilen bir komplikasyon bu kişilerin yaklaşık % 10 unun ameliyat sonrasında biraz daha gazlı hale gelebileceklerinin bilinmesidir. Ancak zaman içinde makul düzeye gelmektedir. Nadiren ameliyat sonrasında geçici ishal durumları ve hastaların %1-2 sinde ise geçici hıçkırık durumları gözlenebilir.

Ameliyat olmadan hastalıktan kurtulmak mümkün değil mi?

Reflü hastalığının tedavisini gerek pratik ve gerekse felsefi açıdan ele aldığımızda kuşkusuz en iyi iyileştirme yöntemi anti-reflü cerrahisidir ve bu artık evrensel boyutta doğruluk kazanmıştır.

Bu durumu şu gerekçelerle temellendirmek mümkün;

  1. İlaç tedavisi reflünün kendisini engelleyebilen bir yaklaşım olmayıp sadece yukarı kaçan sıvının asit özelliğini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Dolayısı ile ilaçların kalıcı iyilik sağlamalarına olanak yoktur ve kişiler genellikle ömürleri boyunca ilaç almak zorunda kalmaktadırlar.

 

  1. İlaçla tedavinin bel kemiğini oluşturan “proton pompası baskılayıcıları“ mide asiditesini başarıyla düşürmekle beraber yukarı kaçan sıvının diğer tahriş edici özelliklerine mani olamaz. Dolayısı ile özellikle safralı onikiparmak barsağı kapsamının da mideye kaçmakta olduğu olgularda ilaçlar şikayetleri engelleseler bile gizliden gizliye reflü ve yutma borusu hasarı devam eder gider.
  2. Ömür boyu ilaç tedavisinin maliyeti cerrahiye oranla çok daha yüksektir.
  3. Yutma borusu alt ucunda ileri derecede tahriş ve buna bağlı uzun dönemde darlık gibi komplikasyonlar ilaç tedavisi ile daha az önlenebilmektedir.
  4. İlaç tedavisi ile reflüye bağlı geniz, akciğer problemlerinin giderilmesi daha zordur.
  5. Cerrahi yöntem ise direk olarak reflüyü, yani yukarı doğru kaçağı yok etmeye yöneliktir.

 

Dr. Mehmet Kaplan kimdir?

Dünya’da laparoskopik cerrahinin en üst düzeyde uygulandığı merkezlerde birçok kurs, seminer ve kongreye katıldı. Fransa, Belçika, Romanya ve Hindistan gibi birçok ülkede kendi alanında uluslar arası üne sahip hocalardan ders aldı. Yurda döndükten sonra ileri laparoskopik cerrahinin Gaziantep’teki öncüsü oldu. Gaziantep’te ilk kez gerçekleştirilen birçok kapalı ameliyatın ilk uygulayıcılarından oldu.

Dr.Mehmet Kaplan; Safra kesesi, apandisit, kasık fıtığı, mide fıtığı, dalak, karaciğer, kalın barsak hastalıkları başta olmak üzere birçok ameliyatı kapalı yöntemle gerçekleştirmektedir.

Akademik çalışmaları

Özellikle ilgi duyduğu alanlarda bir çok kongre, sempozyum ve kurslara katılmış, sayısız sunumlar ve tebliğlerle katkıda bulunmuştur. Halen ulusal ve uluslararası dergilerde yayınlanmış 30’dan fazla bilimsel çalışma ve makalesi vardır.

International Association of Gastric Cancer, World Association of Laparoscopic Surgery, European Association for Endoscopic Surgery ve Ulusal Endoskopik Laparoskopik Cerrahi Derneği gibi birçok mesleki eğitim veren derneklerin üyesidir. Bu derneklerin düzenlediği birçok faaliyetlere aktif olarak katılmaktadır. (Daha detaylı bilgi için, www.drmehmetkaplan.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.)






BAŞHEKİM ZENGİN, GAZİLERİ YAL...

HER DEFASINDA SAĞLIK İÇİN BÜYÜ...

GAÜN Hastanesi’nde kitap okuma...

Çocuk Diş Hekimliği...

GAÜN Sağlık Çalışanlarından Af...

HEKİMLERİN TIBBİ KAYIT ALMA YÜ...

25 ARALIK DEVLET HASTANESİNE ...

Hatay Büşra'ya ağlıyor...

6 AY SÜRE İLE KAN ŞEKERİ TAKİB...

Sınıra giden sağlık personeli ...

Doktor, hastaların odasında du...

Market Alışverişi artık çok ko...

5 yaşındaki kız çocuğuna cinse...

AKADEMİ HASTANESİ KADROSUNU GÜ...

Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya...

FARKLI SPOR DALLARINDA EGZERSİ...

Teknoloji Liderleri Hafta Sonu...

Metabolik Cerrahi EKİP İŞİDİR....

AÇLIK HİSSİNİZİN NEDENİ YETER...

ÇOCUKLARDA KIŞ HASTALIKLARINA...

Efsane doktor 'Kolsuz Agop' ha...

MEDİCALPARK BÜYÜMEYE EVAM EDİY...

Güzellik Sırlarımızda Bağırsa...

Bakan Gül’den Afrin Gazilerin...

Kryolan Gaziantep’te açıldı......

GAÜN’de “Uluslararası İleri Tr...

Uzm. Dr. Sadettin SEZER Muayen...

Gaziantep’te iş adamlarına FET...

ÖZEL GAZİANTEP SEVGİ HASTANESİ...

Özel Düztepe Yaşam Hastanesi g...

Gaziantep'te otomobile silahlı...

Ali UZUNASLAN vefat etmiştir...

İki yeni uzmanlık geliyor...

SAĞLIK ÇALIŞANLARINA ÖZEL İNDİ...

Göz Kapağı Estetiği ...

Hekimliğe İlk Adım...

HEMOROİD VE KIL DÖNMESİNE AME...

Serebral Palsi (beyin felci)...

SANKO ÜNİVERSİTESİ’NDEN İLKYA...

ÖZEL GAZİANTEP SEVGİ HASTANESİ...

Diyabetik Retinopati Tedavisin...

Op.Dr. Zekeriya ÇETİNKAYA NCR'...

STRESİN VÜCUDUMUZA ETKİLERİ VE...

ARİŞ PIRLANTA İLE ANLAT ONA Hİ...

VEREM SAVAŞ’ta YARDI Dönemi......

Hiçbir şey Devletimizin bekası...

Hastanede korkunç olay......

En karizmatik fotoğrafım!...

“EHLİYETİ KASAPTAN MI ALDIN” E...

Sağlık-Sen Kadın Kolları çalı...

Hekimlerin Malpraktis (Tıbbi K...

HEMATOLOJİ(Erişkin) BÖLÜMÜ HİZ...

Sevgililer Gününe Özel İNDİRİ...

Bir gecede İKİ CİNAYET......

Acı Kayıp...

Boşanmak isteyen 30 yıllık eşi...

AĞRISIZ BEL FITIĞI TEDAVİSİ...

Zehra BEBEK Özel Gaziantep Se...

School Maker Faire...

MEDİCALPARK Hematoloji Bölümü ...

Sömestr Tatilinde Çocuğunuzun ...

Mehmet Salih ERUSLU hakkın rah...

PSİKOLOG Elif BEYDAĞI HATEM'de...

Asırlık Çınar’da YENİ YÖNETİM...

MEDİKAL ECZACI DANIŞMANLIĞI...

Onkoloji Hastanesi’ne Bağış...

KARDİYOLOJİ UZMANI DOÇ. DR. M...

“Diyabetik Retinopati Tedavisi...

DOÇ. DR. ABDULKADİR TURGUT EL-...

KANAL TEDAVİSİ KOMPLİKASYONLAR...

Hemşirelerin Ceza Alabileceği ...

TEDAVİSİ OLMAYAN HASTALIK KELE...

Hizmetliler memur kadrosu ist...

Özel AKADEMİ Hastanesi Yemekt...

GAZİANTEP'te UYUŞTURUCU OPERAS...

Türk Tabipler Birliği yönetici...

Yard.Doç.Yasin SARIKAYA SEVGİ'...

ÖZEL HATEM HASTANESİ SPONSORL...

Yarı yıl tatili bitmeden çocuğ...

TIBBİ MİKROBİYOLOJİ UZMANI YR...

SÜREKLİ AÇ KALMAK ZAYIFLATMIY...

“Diyabeti Tanı Gözünü Koru”...

Üroloji Uzmanı Op.Dr. İbrahim ...

HER DEFASINDA SAĞLIK İÇİN BÜYÜ...

SAĞLIKTA DEV ADIM...

...

Gözlükçülerin 30 yıllık hayali...

Eczacı Odası İl Sağlık Müdürün...

Vali Yerlikaya’dan Mustafa Ka...

HEMŞİRELERİN HUKUKİ VE CEZAİ S...

Omurga Cerrahisinde Güncel Ge...

Akademi Hastanesi Yönetimi ve...

Doçent Dr. Seydi OKUMUŞ Netgöz...

Yoğun bakımda müzik eşliğinde ...

Gülsüm Anne'nin ...

Alkollü bayan doktor polisler...

İşkence edilip, bıçaklanan kad...

Şekerci İstifa etti......

Atatürk büstü ıslanmasın diye ...

Dr.Kemal Bayındır 7/24...

4.Geleneksel Basın Ödülleri...

BAŞARILI OPERASYON...

GAÜN Hastanesi çalışanlarını ...

MOTİVASYON GECESİ...

FİBROMİYALJİ...

ONLARI ANLAMAK İÇİN ‘’SAYGI ...

Uzm.Dr. Mehmet Şenol Vefat e...

Güneydoğu’daki SKOLYOZ hastala...

PLAZMA ENERJİSİ İLE CİLT YENİ...

Kahramanmaraş Diyabetli Yaşam ...

VEREMSİZ BİR TÜRKİYE...

ÜREME SAĞLIĞINDA HİZMET KALİT...

ÇOCUKLARI EĞLENDİREN UYGULAMA...

KÖTÜ UYGULAMA SİGORTANIZI DEVA...

Prof. Dr. Avni Gökalp ‘ın anne...

AKADEMİ HEKİM KADROSUNU GÜÇLEN...

PROF. DR. MÜNİFE NEYAL SANKO'd...

ÇOK ACI KAYIP......

Ecz. İrfan Karakullukçu’nun ...

DİŞHEKİMİ MİKAİL ÖZMARTI'NIN ...

Isparta'da askeri eğitim uçağı...

Dr. Mehmet Tamer TUNCER’in A...

Kapatılan Zirve Üniversitesi T...

Abdurrahim KİREMİTÇİ vefat etm...

YENİ KHK BU SABAH YAYINLANDI! ...

GELECEĞİ HAYAL ETMEK VE DEĞER...

“Sağlık çalışanlarının fedakar...

Sağlık Ağızda Başlar...

Tıp Fakültesi Öğrencilerine Ke...

HEKİMLİĞE İLK ADIM...

DÜNYAGÖZ BİLGİLENDİRİYOR......

İLERİ YAŞ KALP AMELİYATLARI İÇ...

ÖZEL GAZİANTEP SEVGİ HASTANESİ...

MEDİCAL PARK’TA MUCİZE BEBEK ...

Uzm.Dr. Kadir SÖYLEMEZ NCR'de....

SURİYELİ HASTALARDAN ONAM NASI...

Spinal Müsküler Atrofi (SMA)...

ANNE - BEBEK ÖLÜMLERİNİN ÖNLEN...

DOÇ.DR. ABDULKADİR TURGUT’A Zİ...

TÜBERKÜLOZ (VEREM) HASTALIĞI...

Uzm.Dr. Fatma SUCU DEVA'da......

ANTEP HARBİ’NDE SAĞLIK HİZMET...

YERLİKAYA: “Gazetecilik” ise ç...

'10 Ocak Çalışan Gazeteciler G...

Basın Emekçisi arkadaşlarımız...

Rektör Gür’den Çalışan Gazetec...

10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜ...

GAZİANTEP’de 5 gündür kayıp g...

CAHİT NAKIBOĞLU HASTANEYE KA...

Taşeronların kadro geçişi düze...



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10