Gaziantep Özel Sevgi Hastanesi / Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof.Dr. Haluk Ceylan;  ‘‘ Sünnet, dünyada ve ülkemizde en sık uygulanan cerrahi işlemdir. Birbirinden farklı pek çok yöntemle yapılabilen sünnet işleminde amaç,  penisin baş kısmını (glans penis) örten sünnet derisinin (prepisyum) cerrahi olarak çıkarılmasıdır.dedi

Fimozis (sünnet derisinin çocuğun rahat işemesini engelleyecek kadar dar olması), cinsel yolla bulaşan enfeksiyon hastalıklarının önlenmesi, sık idrar yolu enfeksiyonu ve tekrarlayan balanopostitisin (glans penis ve prepisyumun iltahabi durumu)  önüne geçilmesi, sünnet yapılmasını gerektiren tıbbi gerekliliklerden bazılarıdır. 

Sünnet, yurdumuzda yüzyıllardan beri evlerde, düğün salonlarında, toplu şölenlerde yapılan bir işlem olması nedeniyle, halkımızın büyük çoğunluğu tarafından basit ve sıradan bir operasyon olarak algılanmakta ve hafife alınmaktadır. Halbuki cerrahi prensiplere uyulmaksızın yapılan sünnet, kanama ve enfeksiyon gibi komplikasyonların yanı sıra, penis ve idrar boşaltım sisteminde kalıcı sakatlıklara ve hatta çocuğun ölümüne kadar varan ağır sonuçlara yol açabilir. Cerrahi teknik olarak hassas inceliklere sahip bir işlem olan sünnetin, eğitimsiz kişiler tarafından yapıldığında, çocukların %35’e varan büyük bir kısmında çeşitli komplikasyonların ortaya çıktığı bildirilmektedir. Türkiye’de her yıl 1 milyon kadar erkek bebeğin dünyaya geldiği dikkate alınırsa, yılda 350bin çocuğumuzun sünnet komplikasyonu riski ile karşı karşıya olduğu kolayca anlaşılmaktadır.

Sünnet sonrasında görülen komplikasyonların bazılarını şu şekilde özetleyebiliriz: Sünnet derisinin yetersiz çıkarılması sık rastlanan bir durumdur ve sıklıkla şişman çocuklarda ortaya çıkar. Sünnet sonrası görülen bazen kanamalar basit şekilde durdurulabilir ancak şiddetli kanamalar ancak cerrahi uygulamalarla durdurulabilir. Koter ile yapılan sünnetlerde (sünnet derisinin dağlanarak kesilmesi, ki bu teknik halk arasında “lazerli sünnet” olarak bilinmektedir) işlem sırasında penis tehlikeli şekilde ısınabilir ve kan dolaşımı bozularak penis nekroza gidebilir. Hemofili hastaları, önceden gerekli önlemler alınmadan sünnet edilirse, oluşacak şiddetli kanama çocuğun ölümüne dahi yol açabilir. Kullanılan yanlış lokal anestezikler penisin kan dolaşımını bozarak organ kaybına neden olabilir. Penisin uç kısmının kesilerek kalıcı hasar görmesi, bu bölgenin ya da penisin bir kısmının kopması ciddi sünnet komplikasyonlarıdır. İşeme yolunun (üretra) dış deliğinin idrar yapmayı zorlaştıracak biçimde daralması, üretranın kısmen ya da tamamen kesilerek zedelenmesi, sünnet derisinin penisi saran deriyi de içine alacak şekilde fazla çıkarılması gibi problemler, cerrahi kurallara uyulmadan yapılan sünnetler sonrasında sık görülen ağır komplikasyonlarıdır ve kalıcı sakatlıklara yol açabilir.

Sünnet komplikasyonlarından korunmak için tıbbi ve cerrahi kurallara hassasiyetle riayet edilmelidir. Çocuğun sağlık durumu, sünnet öncesinde cerrah tarafından dikkatlice değerlendirilmelidir. Çocuğun geçmişinde var olması muhtemel sağlık problemlerinin anne ve babaya dikkatlice sorulması (kanamaya eğilim, alerjik durumlar, geçirilen bulaşıcı hastalıklar ve  ameliyatlar gibi)  ve çocuğun sünnet öncesinde poliklinik şartlarında muayene edilmesi,  her cerrahi girişimden önce olduğu gibi, sünnet öncesinde de cerrahın  ilk yaklaşımını oluşturmalıdır.  Penis yapısında bir anormallik varsa (peniste eğrilik, hipospadias gibi) uygulanacak cerrahinin yönü değişeceüi için sünnet yapılmamalıdır. İnmemiş testis, fıtık gibi ek hastalıklar saptanırsa, sünnet bu hastalıklar dikkate alınarak planlanmalıdır. 

Sonuç olarak; bilinçsizce yapılan sünnet işlemlerinden sonra ortaya çıkan komplikasyonlar ülkemiz için önemli bir toplum sağlığı sorununa yol açmaktadır. Anne ve babaların, sünnetin cerrahi bir işlem olarak önemi hakkında bilinçli olması, sünnetin konunun uzmanı cerrahlar tarafından yapılması, sünnet sonrasında ortaya çıkması olası problemleri ve kalıcı sakatlıkları en aza indirecektir.