Anasayfaya Dön
Bize Yazın
Video Galeri
Facebook
Twitter
Instagram

 
TÜBERKÜLOZ (VEREM) HASTALIĞI

11.01.2018   27545
Facebook Paylaş
 
 
 


Tüberküloz binlerce yıldır varolduğu bilinen bir mikropla oluşmaktadır; bu mikrobun adı: Mycobacterium tuberculosis’dir. Dünyanın bütün uluslarından insanlarda, zengin-yoksul, genç-yaşlı herkeste hastalık yapabilir.

Tüberküloz, en çok akciğerlerde olmak üzere bütün organlarda hastalık yapabilir. Organlara zarar verir. Tedavisiz bırakılırsa ya da kötü tedavi edilirse öldürücü olabilir.

Tedavi ile tümüyle şifa sağlanabilir. Erken ve uygun tedavi başlanır, yeterli süre tedavi edilirse hastalar yüzde yüz iyileştirilir. İyileşme kalıcıdır, şifa sağlar.

TEDAVİ İLE HASTALARDA YÜZDE YÜZ ŞİFA SAĞLANABİLİR.

 

DÜNYADA TÜBERKÜLOZUN DURUMU NEDİR?

Bütün kıtalarda, bütün ülkelerde tüberküloz vardır. Günümüzde hala tek mikrobun yaptığı en çok öldüren bulaşıcı hastalıktır. Yılda 8,4 milyon insan bu hastalığa yakalanırken 2 milyonu ölmektedir. Dünyadaki bütün hastalıkların yüzde 2,5’unu ve önlenebilir ölümlerin yüzde 26’sını oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, verem hastalığı için “Acil Durum” ilan etmiştir. Dünyada verem hastalarının sayısı yıllar içinde artış göstermektedir.

Dünyada tüberküloz en çok Güney-Doğu Asya ve Sahra Güneyi Afrika’da bulunmaktadır. Her yıl Hindistan’da 1,8 milyon, Çin’de 1,3 milyon, Endonezya’da 590 bin, Nijerya’da 327 bin, Bangladeş’te 306 bin yeni hasta ortaya çıkmaktadır. Toplam 22 ülkede, dünyadaki tüberküloz hastalarının yüzde 80’i bulunmaktadır.

Tüberkülozun kontrolü için çabalarını zayıflatan ülkelerde hastalık artış göstermektedir. AIDS hastalığı da veremi artırmıştır. Eski Sovyetler Birliği ülkelerindeki artış bu iki nedenle olmaktadır. Sanayileşmiş ülkelerde 1980’li yıllarda hastalığın artışı bu iki nedene ve göçlere bağlıdır.

TÜBERKÜLOZ, DÜNYADA CİDDİ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR.

TÜRKİYE’DE TÜBERKÜLOZUN DURUMU NEDİR?

Ülkemizde tüberküloz hastalığı, bu yüzyılın ilk yarısında çok büyük bir salgın yapmıştı. Bir numaralı ölüm nedeni idi. 1940’lı yıllarda her yıl bin kişiden 2-3’ü verem nedeniyle ölüyordu. Özellikle yirminci yüzyılın üçüncü çeyreğinde yürütülen yoğun verem savaşı çabaları sonucunda durum değişmiştir. Tüberküloz artık önemli bir ölüm nedeni değildir.

Türkiye’de   10 milyon ile 20 milyon arası bir nüfusun enfekte olduğu, yani vücutlarında henüz hastalık oluşturmamış verem mikrobunun olduğu hesaplanmaktadır. Bu insanların yüzde beş-yüzde onu yaşamlarının bir döneminde verem hastası olacaklardır.

Verem savaşı dispanserlerinde kayıtlı hasta sayıları 1999 yılında 22.088 iken 2000 yılında 18.038’dir. Kayıtlı hastalar dışında, SSK, özel hekim ve hastanelerde de tedavi edilen bazı hastaların olduğunu biliyoruz. Türkiye’de yılda yaklaşık 25-30 bin tüberküloz hastasının ortaya çıktığını tahmin edebiliriz. Bu hasta sayılarının nüfusa oranı, sanayileşmiş ülkelerde yüzbinde 20 ve altında, Asya ve Afrika ülkelerinin çoğunda yüzbinde 100’den hatta 200’den fazladır. Ülkemizde ise yüzbinde 30-40 arasındadır.

Düzensiz ve hatalı tedaviler yüzünden ilaçlara dirençli veremli hasta sayılarının ülkemizde yüksek oluşu önemli bir sorunumuzdur.

 

TÜBERKÜLOZ NASIL BULAŞIR?

Tüberküloz mikrobunun kaynağı, tedavi görmemiş, aktif akciğer ve gırtlak (larinks) veremi olan hastalardır. Öksürmek, hapşırmak, konuşmak ile mikroplar çevre havaya saçılır. Sağlıklı kişiler bu mikropları nefesleriyle alır ve enfekte olurlar.

Sokakta, dolmuşta, lokantada öksüren birisinden verem mikrobu alma olasılığı çok düşüktür. Bulaşma için genellikle verem hastası bir kişi ile uzun süre birlikte yaşamak gereklidir. En çok hastanın aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşlarına bulaşma olur. Tedavi ile bulaşma hızla sona erer.

Çatal, kaşık, tabak, bardak, giysi gibi nesnelerle bulaşma olmaz.

 TÜBERKÜLOZ, HAVA YOLUYLA BULAŞIR.

“TÜBERKÜLOZ ENFEKSİYONU” NEDİR?

Tüberküloz mikrobu vücuda girdikten sonra aylarca-yıllarca hastalık yapmadan kalabilir. Bu dönemde vücut tarafından oluşturulan savunma yanıtları, mikropları aktif olmayan bir şekilde tutarlar. Buna tüberküloz enfeksiyonu ya da kişinin enfekte olması diyoruz.

Kişi, kendisinin enfekte olduğunu genellikle bilmez. Tüberkülin (PPD) ile cilt testi yapılırsa pozitif olur; bu yolla enfekte olduğu anlaşılır. Bu dönemde mikroplar bir anlamda hapsedilmişlerdir.

TÜBERKÜLOZ ENFEKSİYONU, CİLT TESTİ İLE ANLAŞILIR.

 

TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI NEDİR?

 

         Vücuttaki tüberküloz mikropları aktif hale gelirse hastalık yaparlar. Hastalık ciddidir. Tedavi edilmediği sürece, tuttuğu organda ya da organlarda hasar yapar, bu hasar giderek artar ve öldürücü olabilir.

 Tüberküloz hastalığı, en çok akciğerleri tutar. Hastalığın tuttuğu diğer organlar, lenf bezleri, akciğer zarları, kemikler, böbrekler, beyin zarlarıdır. Vücudun hemen bütün organlarında hastalık yapabilir. Hastalanan organlarda ağır bir iltihap olur, erimeler görülebilir. Organların çalışması bozulur.

 Mikropların vücuda girdikten sonra hastalık yapma süresi farklılıklar gösterir. Vücut direnci düşükse, hızla hastalık gelişebilir. Ya da yıllar sonra hastalık gelişebilir. Mikrop alıp enfekte olanlardan ancak yüzde onu yaşamları boyunca hastalanırlar.

 Hastalığın gelişmesine yol açan vücut direncini kırıcı hastalıklar ve etkenler vardır. AIDS hastalığı bu bakımdan vücut direncini en çok kıran hastalıktır. Bu nedenle, AIDS ve tüberküloz birbirlerine en büyük desteği veren iki beladır. Hastalığın gelişmesine yol açan diğer direnç kırıcılar, şeker hastalığı, böbrek hastalığı, bazı kanserler, ilaç ve alkol bağımlılığı, sigara, madenci hastalığı ve diğer bazı ciddi hastalıklardır.

VÜCUT DİRENCİNİN ZAYIFLAMASI, MİKROPLARIN ÇOĞALMASINA VE HASTALIĞA YOL AÇAR.

 

TÜBERKÜLOZ TANISI NASIL KONULUR?

 Tüberküloz tanısı, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur.

Hastanın yakınmaları ve akciğer film bulguları ile hastalıktan şüphelenilir. Hastalarda şu yakınmalar olabilir:

  • iki haftadan uzun süren öksürük,
  • ateş, gece terlemesi,
  • göğüs ağrıları,
  • iştahsızlık,
  • zayıflama (kilo kaybı), çocuklarda kilo alamama da olabilir.
  • halsizlik
  • kan tükürme

 

Yakınmalar genellikle hafif başlar ve yavaş ilerler. Bu nedenle, birçok hasta doktora başvurmakta gecikir. Bazıları da sigara ya da başka bir nedene bağlar yakınmalarını. Doktora başvuru gecikince, hastalık akciğerleri ya da tutulan diğer organları tahrip eder. Yanlış teşhis ve yanlış tedaviler de hastalığın ilerlemesine neden olur; aynı zamanda çevresine mikrop saçmayı sürdürmesine yol açar. Özellikle öksürük ve diğer yakınmaları olan hastaların gecikmeden verem savaşı dispanseri ya da göğüs hastalıkları uzmanına başvurmaları gerekir.

Hastanın yakınmaları ve akciğer film bulguları hastalıktan şüphelenmeyi sağlar. Şüphelenilen hastalarda kesin tüberküloz tanısı mikroskopta basilin gösterilmesi ve besiyerinde basilin üretilmesi ile konulur. Hastadan alınan balgam ya da nadiren diğer örnekler bu amaçla laborutavarda incelenir ve tanı kesinleştirilir. Verem savaşı dispanserlerinde tanı işlemleri, tedavi, ilaçlar ve takip ücretsizdir.

TÜBERKÜLOZ TANISI, BALGAMDA VEREM MİKROBUNUN GÖSTERİLMESİ İLE KONULUR.

 

TÜBERKÜLOZ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

 

            Tüberkülozun tedavisinde çok güçlü ilaçlar vardır. Bu ilaçları, ülkemizde Verem Savaşı Dispanserleri ücretsiz verir. Mikropları etkili bir şekilde öldürmek için tedavide dört ilaç kullanılmaktadır. Verem mikrobu, diğer mikroplara göre çok daha yavaş çoğaldığından, ilaçları çok daha uzun süre kullanmak gerekir. Tedavi süresi altı aydır. Bazı özel durumlarda ilaçları kullanma süresini doktorunuz uzatabilir.

 

         İstirahat, özel beslenme, iklim ve sıkıntı-stres gibi unsurların tüberküloz tedavisinde çok önemli olmadığı gösterilmiştir. Verem ilaçları bulunana kadar bu saydığımız uygulamalar yapılıyordu, fakat hastaların yarıdan çoğu ölüyordu. İlaçlar bulunduktan sonra, verem ölümleri son derece azalmıştır, hastaların neredeyse hepsi başarıyla tedavi edilebilmektedir.

Hastayı iyileştiren tedavi hastanın sağlığı yanında toplum sağlığı açısından da son derece önemlidir. Bulaşıcı bir hastalık olan veremle savaşın en önemli yöntemidir. Bu nedenle, tedavinin düzenli sürdürülmesi ve tamamlanması zorunludur.






TARİHİ HASTANEYE BAYRAM ZİYARE...

YEREL MEDYA BAKANIYLA BULUŞTU...

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLANDI...

GAZİANTEP KİLİS TABİP ODASI FO...

“İş güvencesine kimse dokunama...

Ve bazı acılar asla azalmazmış...

TIP HAFTASI KUTLANIYOR...

ASİD GENEL BAŞKANI DR. YILDIRI...

Gastroenteroloji Uzmanı Prof.D...

Tüketici Hakları Derneği Başka...

DAĞLI: “HEKİMLİK MESLEĞİ; UZU...

14 MART TIP BAYRAMI MESAJI ...

Sn. Vali Yerlikaya'nın 14 Mart...

İnfluenza Virüsünün Mevcut Mut...

Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Ara...

SEVGİ DOLU 8 MART...

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şim...

GÜLER YÜZLE GEÇEN OTUZ İKİ YI...

Çok Paydaşlı Sağlık Sorumluluğ...

Anne babalar, çocuğun yaşamınd...

Kent Konseyi Yönetimi Diş Hek...

SMART ECZANE Eğitimleri devam...

TARİHİ HASTANEDE GÜZEL SESLE...

SANKO ÜNİVERSİTESİ’NDE KONFERA...

PERİFERİK ARTER HASTALIĞI (PAH...

AKIN BEBEĞE HIZLI MÜDAHALE...

Lösemili Çocukların Hayalleri...

8 mart DÜNYA KADINLAR GÜNÜ kut...

Silahlı saldırıya uğrayan dokt...

Ülkemizin yarayan kanası : Çoc...

Prof.Dr. Levent ELBEYLİ MEDİC...

Prof.Dr. Mehmet AKSOY MEDİCAL...

Prof.Dr. Alper SEVİNÇ MEDİCAL...

NÖROLOJİ UZMANI Doç. Dr. Remz...

Estetik, Plastik ve Rekonstrük...

Çocuklarınızı orta kulak iltih...

OBSESİF - KOMPULSİF BOZUKLUK V...

Göznuru Göz Hastanesi Doktorla...

Estetik Göz Kapağı Ameliyatı ...

Kamu Hastaneler Birliği tıbbi ...

Göz Hastalıkları Uzmanı DR.OR...

“Memur-Sen’e Davet, Tercihimiz...

UMUDA REKOR BAŞVURU...

GAÜN’de Kanser etkinliği...

“Beş Dakika Muayeneye Hayır… H...

Vajinal Doğum ve Sezaryen......

SAĞLIKTA ÖLÇÜM VE DEĞERLENDİRM...

Doktorlar Survivor'a katılırsa...

Eski TTB Başkanı, 29 yıl görev...

Gaziantep Diş Hekimleri Odasın...

Kent Konseyi Sağlık Grubu Ta...

GAZİANTEP ÇOCUK HASTANESİNDEN ...

Sofia Beauty Business’dan SEVG...

ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ...

Prof. Dr. Mesut ÖZKAYA yeni gö...

Kılınç Göznuru’nda görevine b...

Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzma...

DÜNYAGÖZ GAZİANTEP ŞUBESİ’NDE ...

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ...

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’...

Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Samiy...

CUMHURBAŞKANIMIZ Recep Tayyip ...

Önemli bir toplum sağlığı prob...

Bademcik İhmale Gelmez!...

Sağlıkçıların kreş sorunu çözü...

PROF.DR. İBRAHİM ERBAĞCI NETG...

Edebiyata, sanata ve kültüre ç...

ÖZEL HATEM HASTANESİ’NDE ÜNVAN...

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE B...

ÇOCUKLARDA ŞAŞILIĞA DİKKAT!...

VEREM HASTALIĞINA DİKKAT...

Kardiyoloji UzmanıDoç. Dr. Sü...

MEDİCAL PARK GAZİANTEP HASTANE...

Kitap Tanıtımları ve Bir Başka...

İŞİTME ENGELLİ ANNELER İÇİN BE...

Kalp ve Damar Cerrahı Doç.Dr.A...

Hayat Kreş’den Görkemli açılış...

GAÜN’de endoskopik hipofiz cer...

GAÜN Tıp Fakültesi Öğrencileri...

ROBOTİK TEDAVİSİ UMUT OLUYOR...

MEDİCAL PARK ‘TA BEŞİNCİ TORUN...

25 yıl gecesi...

Özel Hayat Hastanesi deneyimli...

Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr.M.Y...

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Uzm....

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzman...

DÜZENLİ JİNEKOLOJİK MUAYENE HA...

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ ...

OKULOPLASTİK CERRAHİDE DOĞRU T...

Bebeklerde Göz Yaşı Kanal Tıka...

Diş Hekimleri Divan’da bir ara...

Vali Yerlikaya’dan El – Bab ga...

GAÜN Hastanesi’nin Acı Kaybı...

Doç.Dr. Bünyamin KISACIK MEDİC...

Prof. Dr. Ahmet Mesut Onat Mua...

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE G...

BULUNMAYAN İLAÇ SAĞLIĞI TEHDİ...

Menopozal Problemlerde Güncel ...

Böbrek Sağlığınız İçin, Bol Su...



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10